10 Haziran 2013 Pazartesi


GÖRSEL KÜLTÜR EĞİTİMİ (Teaching Visual Culture)




Bu yazıda KerryFreedman’ın “Teaching Visual Culture” adlı kitabının giriş bölümüne ait Türkçe özeti yer alacaktır.

GİRİŞ

Bu kitap, sanatla eğitimi bir bütün olarak ele almaktadır. Sanat bir yönüyle eğitimdir. Sanat yoluyla çevremiz ve dünyayla, başka yollarla olamayacak, özel bir biçimde iletişim kurabilmekteyizdir. Çevremizdeki görselleri yüzeysel olarak anlamak ve sonuç çıkarmak için eğitime ihtiyaç duymayız. Bu yüzeysel anlama çocuklar bile ulaşabilirler. Aslında bu özeliğimiz nedeniyle içinde bulunduğumuz görsel dünyada hayatlarımızı sürdürebilmekteyiz. Ama bununla birlikte bir görselin derin anlamlarına ulaşmak, bir sanat yapıtından anlamak ve ona değer vermek ve de bir görsel yaratmak için eğitime ihtiyaç duyarız. Çevremizdeki görsel kültür dünyasını derin ve asıl anlamlarına ulaşmanın tek yolu eğitimden geçmektedir.
Rehberlik ve eğitim olmadan insanlar çevrelerindeki görsellerin yüzeysel anlamlarından kurtulup asıl anlama ulaşamayabilirler. Ne zaman ki insanalar çevrelerindeki görsellerle ilgili derin bilgiye sahip olduklarında, bu yüzeysel anlamdan sıyrılıp eleştirel bir gözle bakabilirler. Böylece çevremizdeki görsel kültürün yaşam tarzımızı, toplumsal yaşamımızı ve hatta kişisel kimliğimizi nasıl etkilediğini görebiliriz. Ama ne yazık ki insanların birçoğu orta eğitimden sonra sanat eğitimi almamış veya hiç hayatlarında sanat eğitimi görmemişlerdir.
Verimsiz sanat eğitimi karşımızda bir problem olarak durmaktadır. Bunun nedeni görsel sanatların tarihsel açıdan önemli olmasından ziyade günümüz çağdaş dünyasının görsellik üzerine kurulu olmasından kaynaklanmaktadır. Küresel kültür hızlı bir biçimde yazınsallıktan görselliğe doğru yer değiştirmektedir. Görsel kültür televizyonlarda, müzelerde, magazin dergilerinde, sinemalarda, reklam tabelalarında, bilgisayarlarda, alış veriş merkezlerinde vs. karşımıza çıkmakta ve hayatlarımızı büyük ölçüde şekillendirmektedir. Bundan dolayı görsel kültür eğitimi büyük bir öneme sahiptir. Bu değişimden dolayı sanat ve eğitimde yeni yaklaşımlara ihtiyaç vardır.
Bu kitap günümüz çağdaş dünyasının bir parçası olarak görsel kültür hakkında ne düşünüldüğü ve ne düşünülmesi gerektiği hakkındadır. Kitap iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde sanat, eğitim içinde teorileştirmeye çalışılmıştır. Teori pratikten meydana gelmekle birlikte, pratik için bir temel oluşturur. Sanat gibi bir alanda sosyal formda bir teoriye ihtiyaç vardır ki teorinin prensipleri hem pratiğe yön vermeli hem de meydan okumalıdır.
Sanatı eğitim içinde teorileştirmek beraberinde büyük bir zorluğu ve çatışmayı da getirir. Çünkü eğitimde istendik davranışlar önceden bellidir. Sanatta ise sonuçlar önceden belli değildir. Eğitimin sınırları beliyken sanatın doğası gereği sınırları belli değildir. Bununla birlikte teorinin sanata katkısı oldukça büyük olabilir. Tarihsel açıda teori, insanların sanat yapıtları hakkında düşünebilmelerini ve konuşabilmelerini sağlamıştır. Günümüzde teknoloji sayesinde görsel kültürün sınırlarının genişlemesiyle birlikte teori daha büyük bir öneme sahip olmuştur. Geçtiğimiz yüzyılda, eğitimdeki teoriler deneysel araştırmalara dayalıydı. Sanat eğitimi ise bağlamından kopuk uygulama ağırlıklı teorileştirldiği görülür. Teorilerin istenilen verimi ortaya koyamamasının nedenlerinden biri de, okulların içinde bulundukları yetersiz eğitim koşullarıdır.
Birinci bölümde sanat eğitimi, profesyonel bir alan olarak eğitimin tüm seviyelerini etkileyen bir yapı içinde ve toplumsal üretimin bir sonucu olarak görsel kültür ile birlikte ele alınmaktadır.
Kitabın ikinci bölümünde teori konusu tartışılmaya devem etmektedir. Ama bu sefer müfredat estetik bağlam açısından ele alınmaktadır. Yani biçim ve içerik teorik açıdan yeni bir bakış açısıyla irdelenmektedir. Çağdaş bir müfredat postmodern estetiğin problemleriyle ilgilenmelidir. Ama bunu modernist anlayışın dar kalıplarıyla eğitim veren kurumlarda gerçekleştirmek oldukça zor görünmektedir. Sonuç olarak postmodernizm estetiği günümüz sanat eğitiminde kullanılabilecek bir estetiktir.
Görsel kültür eğitimini zenginleştirmede felsefi ve tarihsel temeller büyük öneme sahiptir. Felsefi temeller ikinci bölümde ve tarihi temeller ise üçüncü bölümde tartışılmaktadır. Eğitim açısından tarihin, geçmiş zamanı tam olarak yansıtmadığı bunun yerine geçmişle ilgili bir hikâye olduğunun göz önünde bulundurulması büyük önem arz etmektedir. Sanat tarihine bakıldığında, çoğunlukla batılı anlayışla ve tarzlar üzerinden ilerlediği görülür. Çok az miktarda toplumsal ve kültürel meselelere değinildiği aşikârdır. Toplumsal ve kültürel bağlamlara yer vermek, sanat eğitimini oldukça zenginleştirebilir.
Dördüncü bölüm sanat, öğrenci gelişimi ve zihinsel süreçler arasındaki ilişkiyi irdelemektedir. Algı ve zihinsel süreçler görsel kültür ve eğitim açısından ele alınmaktadır.
Beşinci ve altıncı bölümde müfredat ve müfredat geliştirme üzerinde durulmaktadır.
Yedinci bölümde eğitim açısından teknoloji tartışılmaktadır. Bilindiği gibi görsel kültürün oluşmasında ve yayılmasında teknoloji en büyük öneme sahiptir.
Sekizinci bölümde görsel sanatlar, daha iyi nasıl ifade, iletişim ve kimlik oluşturma açısından ele alınmaktadır.
Bu kitabın asıl amacı var olan müfredatı eleştirerek  görsel sanat ve kültür ile bütünleştirmektir.

Kaynakça:


Freedman, K. (2003). Teaching Visual Culture. New York andLondon: TeachersCollege Press.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder